23 Aralık

Günün Önemi


  • 1872 - Vefa Lisesinde eğitime başlandı.
  • 1876 - I. Meşrutiyet, II. Abdülhamit'in hattı hümayunuyla ilan edildi. I. Meşrutiyet 13 Şubat 1878'de sona erse de, ülkede parlamento düşüncesini doğurdu.
  • 1888 - Ağır depresyon geçiren ressam Vincent Van Gogh kulağını kesti.
  • 1930 - Menemen'deki ayaklanmada, yedek subay öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay, Cumhuriyet karşıtlarınca öldürüldü. Aynı olayda Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki de öldürüldü.
  • 1930 - Türkiye ile Yunanistan arasında, nüfus mübadelesi gerçekleştirildi.
  • 1963 - Kanlı Noel olayları: Rum tedhişçiler, Lefkoşa'da Dr. Binbaşı Nihat İlhan'ın eşi ve üç çocuğunu katletti. Küçük köylerdeki Türkler daha büyük köylere göçe başladı.

Günün Sözü


Günümüzde insanlar bilgiyi arar oldu, hikmeti değil. Halbuki bilgi mazidir, hikmet ise istikbal. Lumbee Boyu

Günün Öyküsü


Yıl 1963. Yer Londra. Ünlü boksör Cassius Clay, Avrupa şampiyonluğu maçı için Amerika’dan gelmiş S ve İslam Kültür Merkezi’ni ziyaret etmiştir. Orada, kendisinin Müslüman olduğunu, ancak bunu gizlediğini söy­lemiştir. Çünkü Müslümanlığı bilinirse, asla dünya şampiyonu yapılmayacağı çok aşikârdır. Ne var ki, yepyeni bir Müslüman’dır. Adını da Muhammed Ali olarak değiş­tirmiştir. Ama yeni dinini daha da çok öğrenmek istemekte; bu sebeple, kendi­sine yardımcı olacak birileriyle görüşmek istemektedir. Bu istek, o sırada Londra’da ilmi araştırmalar yapan Nevzat Yalçıntaş Hocamıza ulaştırılır. Nevzat Hoca, bok­sörün kaldığı otele gider. Lobide oturan Muhammed Ali’ye doğru yürür. Henüz 24 yaşında olan bu delikanlı adamla selamlaşır. Muhammed Ali selama şahadet ekler; büyük bir heyecan ve aşkla Kelime-i Şahadet’i söyler. Böylece, Müslüman olduğu mesajı­nı verip kollarını Hocaya doğru açar. Hocanın da kollan aynı duygularla açıl­mıştır. Kucaklaşırlar. Fakat o da nesi, Muhammed Ali’nin gözlerinden pıtır pıtır yaşlar dökülmektedir. Bu durum karşısında. Hoca hem çok şaşırır, duygulanır, hem de üzülür. Acaba bir hata mı yapmıştır. Tabii ki, merak eder. “Hata yapmamıştım ama emin olmak istedim. Çünkü karşımdaki insanın gözlerinden sel olup dökülen yaş­lar boşuna olamazdı” diye düşünür: “Sizi üzecek bir şey mi yaptım?” diye sorar. Muhammed Ali hemen irkilip toparlanır ve sesi titreyerek: “Hayır, hayır, hiçbir yanlışlık yok... Bunlar, mutluluk gözyaşları” cevabını verir. Sonra da Hoca’nın anlamaya çalışan bakışlarına bir cevap olarak, o derin mutluluğunun sebebini açıklar: Şu yaşımdayım, bana sarılan ilk beyaz adam siz oldunuz!

Bizim Köşe


Dün yapmış olduğumuz bir hatayı bile ilettiği için sayın Şenay Hanım'a çok teşekkür eder, yanlış bilgilendirme için tüm misafirlerimizden özür dileriz.

Günün Duası


VAKIA SÛRESİ MEALİ Bismillâhirrahmânirrahîm 1. Kıyamet koptuğu zaman. 2. Onun vukuunu yalanlayacak hiç kimse yoktur. 3. O alçaltıcı, yükselticidir. 4. Yer şiddetle sarsıldığı zaman! 5. Dağlar parçalandığı zaman! 6. Dağılıp toz duman haline geldiği zaman! 7. Ve sizler üç sınıf olduğunuz zaman! 8. Sağın adamları, ne uğurludurlar onlar! 9. Solun adamları, ne uğursuzdurlar onlar! 10. Hayır yarışlarında tâ öne geçip kazananlar. 11. İşte onlar (Allah'a en çok) yaklaştırılmış olanlardır. 12. Naîm cennetindedirler. 13. Onların büyük bir kısmı eski ümmetlerdendir. 14. Bir kısmı da sonrakilerdendir. 15. Altın ve mücevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler. 16. Onların üzerine karşılıklı olarak yaslanırlar. 17. Etraflarında ölümsüz gençler dolaşır. 18. Akıp giden şarap kaynağından doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle. 19. Bu şaraptan ne başları ağrıtılır ne de akılları giderilir. 20. Beğendikleri meyveler. 21. Canlarının çektiği kuş etleri. 22. Onlar için ceylan gözlü huriler vardır. 23. Gün görmemiş inciler gibi. 24. İşledikleri amellerine karşılık olarak. 25. Orada boş ve günaha sokacak bir söz duymazlar. 26. Sadece selâma karşılık selâm sözü işitirler. 27. Defterleri sağdan verilenler, ne mutlu o sağcılara! 28. Onlar dikensiz kirazlar, 29. Salkımları sarkmış muz ağaçları, 30. Uzamış gölgeler altındadırlar. 31. Çağlayarak akan sular kenarlarındadırlar. 32. Bol meyveler arasında, 33. Bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen. 34. Ve yüksek döşekler üzerindedirler. 35. Biz onları (cennete giren kadınları) yepyeni bir yaratılışla yaratmışızdır. 36. Böylece onları hep bakire kızlar yapmışızdır. 37. Eşlerine düşkün ve hepsini bir yaşta nâzeninler kılmışızdır. 38. Bütün bunlar Ashab-ı yemin (sağcılar) içindir. 39. Onların bir çoğu önceki ümmetlerdendir. 40. Bir çoğu da sonrakilerdendir. 41. Amel defterleri soldan verilenler! Onlar ne uğursuzdurlar! 42. İnsanın içine işleyen ateşin alevi ve kaynar su içindedirler. 43. Onlar kapkara dumandan bir gölge altındadırlar. 44. Ki ne serindir, ne de hoş! 45. Çünkü onlar bundan önce (dünyada iken) varlık içinde şımartılmışlardı. 46. Büyük günah işlemekte direnir dururlardı. 47. Ve diyorlardı ki: "Öldüğümüzde, toprak ve kemik yığını olduğumuzda mı, biz mi tekrar dirileceğiz?" 48. "Önce gelip geçmiş atalarımız da mı?" 49. De ki: "Hem öncekiler, hem sonrakiler." 50. "Bilinen bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır." 51. Sonra siz ey sapıklar, yalanlayıcılar! 52. Doğrusu siz zakkum ağacından yiyeceksiniz. 53. Karınlarınızı onunla doyuracaksınız. 54. Üzerine de kaynar su içeceksiniz. 55. Hem de susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz. 56. Ceza gününde işte onlar böyle ağırlanacaklardır. 57. Ey inkâr edenler! Sizi biz yarattık. Hâlâ tasdik etmeyecek misiniz? 58. Gördünüz mü (rahimlere) akıttığınız meniyi? 59. Onu (siz mi düzgün bir insan sûretine getirip) yaratıyorsunuz, yoksa yaratanlar biz miyiz? 60. Aranızda ölümü takdir eden biziz ve biz önüne geçilebileceklerden değiliz. 61. Sizi ortadan kaldırıp da sizin yerinize benzerlerinizi getirmeye ve sizi bilmeyeceğiniz bir biçimde yaratmaya da gücümüz yeter. 62. Her halde ilk yaratılışınızı bilirsiniz, (fakat tekrar yaratılacağınızı) düşünmeli değil misiniz? 63. Şimdi bana ekmekte olduğunuz (tohum işini) haber verin! 64. Onu yerden siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitirenler biz miyiz? 65. Eğer isteseydik onu (o ekini tohumsuz) bir ot kırıntısı yapardık da siz şaşakalırdınız. 66. (O zaman şöyle derdiniz): "Doğrusu biz çok zarara uğratıldık." 67. "Hatta umduğumuzdan mahrum kaldık." 68. İçmekte olduğunuz suyu da söyleyin bana! 69. Onu buluttan indiren siz misiniz, yoksa indirenler biz miyiz? 70. Eğer dileseydik, onu (içilmeyecek) tuzlu bir su yapardık. Hâlâ şükretmez misiniz? 71. Söyleyin şimdi bana, çakmakta olduğunuz ateşi! 72. Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa biz miyiz yaratan? 73. Biz onu bir ibret ve çöl yolcuları için bir fayda yaptık. 74. Çok büyük olan Rabbinin adını tesbih et! 75. Hayır! Yıldızların yerleri üzerine andolsun ki! 76. Bu, eğer bilirseniz, gerçekten büyük bir yemindir. 77. Muhakkak ki o, elbette çok şerefli bir Kur'an'dır. 78. Koruma altında olan bir kitaptadır. 79. Temizlenmiş olanlardan başkası ona el süremez. 80. Âlemlerin Rabbinden indirilmiştir. 81. Şimdi siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz? 82. Rızkınıza karşılık şükrü, onu yalanlamakla mı yerine getiriyorsunuz? 83. Can boğaza dayandığında, 84. Siz (o can çekişen kimseye) bakar durursunuz. 85. Biz ona sizden yakınız, fakat siz görmezsiniz. 86. Eğer siz hesap ve ceza görmeyecekseniz, 87. Onu (çıkmak üzere olan canı) geri çevirsenize! İddiânızda doğru sözlü iseniz. 88. O (ölen kişi Allah'a) yaklaştırılanlardan ise, 89. Ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti var. 90. Eğer sağcılardan ise, 91. "Ey sağcı! Sağcılardan sana selâm!" denir. 92. Amma yalanlayıcı sapıklardan ise, 93. İşte ona kaynar sudan bir ziyafet, 94. Ve cehenneme atılma vardır. 95. Kesin gerçek budur işte. 96. Çok büyük olan Rabbinin adını tesbih et!

Günün Sorusu


Hangi İlimizde Demiryolu Yoktur?