22 Ekim

Günün Önemi


  • 1919 - Amasya'da Mustafa Kemal Paşa ile İstanbul Hükümeti'nin Bahriye Nazırı Salih Hulusi Kezrak arasında Amasya Protokolü imzalandı.
  • 1909 - İlk kadın pilot Elsie Roche ilk uçuş denemesini gerçekleştirdi.
  • 1937 - Tunceli Dersim bölgesinde 21 Mart gecesi başlayan ayaklanma bastırıldı. Dört yıl için çıkarılan Tunceli'nin İdaresi Hakkında Kanun çeşitli eklerle 1947'ye kadar sürdü.
  • 1938 - Chester Carlson fotokopiyi icat etti.
  • 1950 - Nüfus sayımı sonuçlandı. Türkiye'nin nüfusu: 20.902.628
  • 1988 - Barış Manço'nun televizyon programı 7’den 77’ye TRT'de başladı.
  • 2021 - Erzincan Kemah Savcısı Nehir Şenel 1991 yılında dünyaya geldi :)

Günün Sözü


ATATÜRK’ün hayatta en hoşlanmadığı şey dalkavukluk, ama yemek masasında hiç hoşlanmıyor. Karşısındaki adam da ATATÜRK’e “sen Türklerin şahısın şususun bususun...”, feci dalkavuk. Yoğurt kasesi adamın önündeymiş diyor ki Atatürk; “Şu yoğurt kasesini bana uzatır mısınız”. Adam yoğurt kasesi uzatacak, el insaf ayağa kalkıyor, önünü ilikliyor, tam yoğurt kasesini alacak parmakları içine giriyor. “Ah...” diyorlar “...adama taktı ATATÜRK, bir de zaten sinirlenmiş durumda, bir de çok titiz bu konuda, şimdi bir fırtına kopacak”. Adam perişan, ah paşam vah paşam derken ATAM “Ya niye bu kadar üzüldünüz demin yoğurt yiyecektim şimdi cacık yemiş olurum”. diyor.. :)

Günün Öyküsü


Soğuk bir kış günü padişah, tebdil-i kıyafet ederek yanına başvezirini alıp şöyle bir gezmek vatandaşlarını görmek maksadıyla yola çıkmış. Bir dere kenarında çalışan yaşlı bir adam görmüşler. Adam elindeki derileri suya sokup, döverek tabaklıyormuş. Padişah, ihtiyarı selamlamış: “Selamunaleykum ey pir’i fani…” İhtiyar : “Aleykumselam ey serdar’i cihan…” Padişah sormuş: “Altılarda ne yaptın?” İhtiyar : “Altıya altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor…” Padişah gene sormuş: “Geceleri kalkmadın mı?” İhtiyar : “Kalktık… Lakin, ellere yaradı…” Padişah gülmüş: “Bir kaz göndersem yolar mısın?” İhtiyar : “Hem de ciyaklatmadan…” Padişahla başvezir adamın yanından ayrılıp yola koyulmuşlar. Padişah başvezire dönmüş: “Ne konuştuğumuzu anladın mı?” Başvezir : “Hayır padişahım…” demiş. Padişah sinirlenmiş: “Bu akşama kadar ne konuştuğumuzu anlamazsan kelleni alırım.” Demiş. Korkuya kapılan başvezir, padişahı saraya bıraktıktan sonra telaşla dere kenarına dönmüş. Bakmış adam hala orada çalışıyor. Başvezir ihtiyara : “Ne konuştunuz siz padişahla…” demiş. Adam, başveziri şöyle bir süzmüş: “Kusura bakma. Bedava söyleyemem. Ver bir yüz altın söyleyeyim.” Demiş. Kellesinden korkan Başvezir, yüz altını hemen vermiş ve “Sen padişahı, serdar-ı cihan, diye selamladın. Nereden anladın padişah olduğunu.” Diye sormuş. İhtiyar : “Ben dericiyim. Onun sırtındaki kürkü padişahtan başkası giyemezdi.” Demiş. Vezir kafasını kaşımış ve “Peki, altılara altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor ne demek?…” İhtiyar adam, bu soruya cevap vermek için de bir yüz altın daha almış ve “Padişah, altı aylık yaz döneminde çalışmadın mı ki, kış günü çalışıyorsun, diye sordu. Ben de, yalnızca altı Ay yaz değil, altı ay da kış çalışmazsak, yemek bulamıyoruz dedim.” Vezir bir soru daha sormuş… “Geceleri kalkmadın mı ne demek?” Adam bir yüz altın daha almış ve “Çocukların yok mu diye sordu… Var, ama hepsi kız. Evlendiler, başkasına yaradılar, dedim…” Vezir gene kafasını sallamış ve ” Sana bir kaz göndersem yolar mısın dedi, o ne demek…” İhtiyar adam gülmüş ve “Onu da sen bul…” demiş.

Bizim Köşe


Yayılan balık kokusunu gidermek için ocakta birkaç dakika limon yakın. Göreceksiniz, kokudan eser kalmayacak. Ayrıca yağı kızdırmadan önce tavanın içine bir miktar tuz atarsanız, yağınız sıçramayacağı için güvenle kızartma yapabilirsiniz. Tuz, yağın içindeki sıçramaya sebep olan nemi alacaktır.

Günün Duası


60-el-MÜMTEHINE Adını, 10. âyette geçen "imtehınû" kelimesinden alan bu sûde Medine'de inmiştir; 13 âyettir. Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla. 1. Ey iman edenler! Eğer benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanlara sevgi göstererek, gizli muhabbet besleyerek onları dost edinmeyin. Oysa onlar, size gelen gerçeği inkâr etmişlerdir. Rabbiniz Allah'a inandığınızdan dolayı Peygamber'i de sizi de yurdunuzdan çıkarıyorlar. Ben, sizin saklı tuttuğunuzu da, açığa vurduğunuzu da en iyi bilenim. Sizden kim bunu yaparsa (onları dost edinirse) doğru yoldan sapmış olur. 2. Şayet onlar sizi ele geçirirlerse, size düşman kesilecekler, size ellerini ve dillerini kötülükle uzatacaklardır. Zaten inkâr edivermenizi istemektedirler. 3. Kıyamet günü yakınlarınız ve çocuklarınız size fayda vermezler. Çünkü Allah aranızı ayırır. Allah, yaptıklarınızı görendir. 4. İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden ve Allah'ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir." Şu kadar var ki, İbrahim babasına: "Andolsun senin için mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez" demişti. (O müminler şöyle dediler:) Rabbimiz! Ancak sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır. 5. Rabbimiz! Bizi, inkâr edenler için deneme konusu kılma, bizi bağışla! Ey Rabbimiz! Yegâne galip ve hikmet sahibi, ancak sensin. 6. Andolsun, onlar sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü arzu edenler için güzel bir örnektir. Kim yüz çevirirse şüphesiz Allah, zengindir, hamde lâyık olandır. 7. Olur ki Allah sizinle düşman olduklarınız arasında yakında bir dostluk meydana getirir. Allah gücü yetendir. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir. 8. Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara âdil davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah, adaletli olanları sever. 9. Allah, yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için onlara yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte zalimler onlardır. 10. Ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size geldiği zaman, onları, imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz de onların inanmış kadınlar olduklarını öğrenirseniz onları kâfirlere geri göndermeyin. Bunlar onlara helâl değildir. Onlar da bunlara helâl olmazlar. Onların (kocalarının) sarfettiklerini (mehirleri) geri verin. Mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın, sarfettiğinizi isteyin. Onlar da sarfettiklerini istesinler. Allah'ın hükmü budur. Aranızda O hükmeder. Allah bilendir, hikmet sahibidir. 11. Eğer eşlerinizden biri, sizi bırakıp kâfirlere kaçar, siz de (onlarla savaşıp) galip gelirseniz, eşleri gitmiş olanlara (ganimetten), harcadıkları kadar verin. İnandığınız Allah'a karşı gelmekten sakının. 12. Ey Peygamber! İnanmış kadınlar, Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, iyi işi işlemekte sana karşı gelmemek hususunda sana biat etmeye geldikleri zaman, biatlarını kabul et ve onlar için Allah'tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. 13. Ey iman edenler! Kendilerine Allah'ın gazap ettiği bir kavmi dost edinmeyin. Zira onlar, kâfirlerin kabirlerdekilerden (onların dirilmesinden) ümit kestikleri gibi ahiretten ümit kesmişlerdir.

Günün Sorusu


"Balıklar su içer mi?"